Bu ayakta sizlere nihayet değişik bir şeyler anlatabileceğiz, umarım son olur :) Konumuz yarışta “denize adam düştü” !
Cuma: Antrenman günü. Sabahın erken saatlerinde Rıdvan, Murat ve Uluç tekneyi suya indirmek ve marinaya getirmek üzere buluşuyorlar. Diğerleri öğlen saatlerinde gelecek. Ben başka bir iş nedeniyle birkaç gündür zaten Bodrum’dayım. İletişim sorunları nedeniyle ters giden iş, epeyce canımı sıkmış vaziyette. Ekiple buluştuktan kısa süre sonra neşeleri bana da bulaşıyor ve gerginliğimi atıyorum. Yemeğin ardından denize çıkıyoruz, hava ılık ve güneşli. Rüzgar düşük, yine de yeni yelkenlerimizi denemeye yetecek izni veriyor. Bu deneme, aylarca süreceğini tahmin ettiğim, “yeniler ile mi daha hızlıyız; eskiler ile mi daha hızlıydık” tartışmasını başlatıyor! Tartışmaya açık olmayan konu yeni yelkenlerin epeyce daha hafif olduğu. Yelkenlerimizin yapımcısı Andrea da bizimle birlikte, bu ayağın tüm yarışlarına katılacak. Bir de misafirimiz var, Handan Hanım, antrenman günümüze katılıyor.
Cumartesi: Rüzgar kuvvetli, iki yarış yapılacak, keyifliyiz. Sponsorumuz Protel’den Melike de bizimle birlikte. İlk startı çok güzel alıyoruz ama genel geri! Yenilenen startın ardından 3 tur sosis parkuru tamamlıyor ve birinci oluyoruz :)
İkinci yarışı ömrüm boyunca unutmayacağım.
Güzel bir start, güzel bir ilk orsa ayağı… Şamandıraya yaklaşıyoruz, son tramola ve yumuşak bir “cup” sesi geliyor. Ne olduğunu tam anlamadım, arkaya dönüp bakıyorum, suda bir kafa var. Teknede genel bir şaşkınlık, herkes birbirine bakıyor, Uluç Reis aramızda değil. Ankara’da yaşamanın etkisiyle olacak, havayı güzel bulunca suya atlamış, daha yarış bitmemişti oysa ki… Bir süre sonra uyanıyoruz, bırakalım-bırakmayalım tartışmasının ardından dönüp almaya karar veriyoruz. Ben almamak yönünde oy kullanmıştım! Olay şamandıra başında olduğu için ortalık sıkışık, döndüğümüzde otoyola ters yönden girmiş gibi oluyoruz! Neyse, kimseye çapariz vermeden kazazedeyi alıyoruz, durumu gayet iyi, ayrıca can yeleğini de denemiş oluyoruz. Bu noktada sıralamada kabaca 15. durumda olduğumuzun farkındayız, koyuvermiyoruz, tüm gücümüzle asılıyoruz.
Olmayacak şey bundan sonra oluyor, gökten yardım geliyor ve bu yarışta da paralel Toka’ya rağmen birinci oluyoruz. Uluç yarışı ıslak giysilerle tamamlayarak diyetini ödüyor. Güzel günü iyi bir akşam yemeği ile tamamlıyoruz.
Pazar: Gece çok yağmur yağıyor, önceki günden de ıslak giysi ve yelkenler ile teknenin içinde imrenilecek bir ortam var, adeta yağmur ormanı, bir papağanımız eksik. Kaloriferi sonuna kadar açıyoruz, ortamı kurutuyoruz ancak kendimizi de kurutuyoruz. Teknede gecelemiş olan Ali, Rıdvan ve ben kurutulmuş sebze gibi olduk. Komşu teknelerin sabaha kadar susmayan mandarları ile birleşince ferahlatıcı bir gece oldu. İyi bir kahvaltının ardından yarış işlemleri başlatılıyor. Tek yarış, Kargı Adası dönülüp gelinecek. Orsa ayağında iyi gidiyoruz, adaya doğru rüzgar gücünü arttırıyor. Adayı döndükten sonra güzel ve heyecanlı bir pupa seyri yapıyoruz, bir süre sonra rüzgar ve heyecan azalıyor, üstelik tekneden denize düşen de yok. Arkas bu yarışı kazanıyor, biz Define’nin ardından üçüncü oluyoruz.
Yarış sonrasında tekne yine karaya alınacak, tersane İçmeler’de, dört kişi tekneyi götürüyor, dört kişi karşılayacak. Karşılamaya gitmekte biraz gecikiyoruz, havuza girmeyip bizi beklemişler. Nedenini havuzun içini görünce anladım, Batı rüzgarı burayı cadı kazanına çevirmiş. Tekneyi çekmek ciddi macera oluyor, havuz içinde 1 metre aşağı yukarı sert hareketler, kokpite ayna tarafından giren dalgalar…
Sonuç:
- Güzel bir hafta sonu oldu, ekip memnun.
- Olumlu ve sakin kişiliği ile Andrea’yı tanımaktan mutluluk duyduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder