Neee! antrenman yapmadan yarışa katılmak mı??!! Kendi kendime kaymaksız ekmek kadayıfı, sirkesiz işkembe çorbası, salçasız yemek… diye devam eden örnekler verirken telefonu kapatıp, sabah erken bir saat yerine Perşembe öğleden sonrası için Bodrum biletimi aldım.
İstanbul’dan İzmir’e gelen Rıdvan ve Arda ile İzmir’de havaalanından onları karşılayan Cem’in beni de Bodrum havaalanından almasıyla ekibin geri kalanıyla buluşmak üzere yola devam ettik. Yolda hayretlere düşmemize sebep olan şey kıyılara devasa otellerin ve onlarca sitenin yapılmış olması oldu. Başbakan ile bir kere daha aynı duyguları yaşayarak marinaya vardık!!!
Datça’dan Matmazel’le gelen Alp ve Ali Somer biraderlerle ve İzmir’den intikal eden Serdar’la buluştuktan sonra hızlıca tekneyi ertesi günkü yarışa hazırlamaya giriştik.
Cuma günü İstanbul’dan gelir gelmez Levent her zamanki telaşlı halinden daha telaşlı yaklaşmıştı tekneye. Bir terslik mi var acaba derken geldikleri taksi için para isteyerek uzaklaştı. Döndüğünde anladık ki yolda cüzdanını kaybetmiş. İnsanlık hali diyeceğim ama insan cüzdanına sahip olamazsa neyine sahip olabilir diye de düşünmeden edemedim.
3 gün sürecek yarışın ilk 2 günü coğrafi son günü ise şamandıra yarışı olarak belirlenmişti. İlk gün yarışının Kos’ta sonlanacak olması ve rotaların önceki Bodrum yarışlarına göre daha uzun olması daha önceki Bodrum yarışlarından farklı olan noktalar olarak gözüküyordu. Bir de katılım biraz azdı BAYK trofesine göre. Kendi adıma heyecanı biraz düşüren bir faktör.
İlk gün Kos’ta bitecek ve 23 mil civarı sürmesi beklenen yarış 20 knot’un altına düşmeyen rüzgarda yapıldı, erken finiş verilmesiyle 17 milde sonlanan yarışta 2. olduk.
Kos marinada son kalan yerlerden birine tekneyi bağladıktan sonra, rüzgarla beraber tamamen bulanıklaştığı için bende tabanın kum olduğu düşüncesi uyandıran denize girme planım ayağıma giren denizkestanesiyle yarım kaldı. 15 civarında diken zaman zaman canımı yakarak şimdilik mütemmim cüzlerim olarak tabanımda durmaya devam ediyor.
Akşama giriş biralarımızı marinada içtikten sonra çok acıkmış olduğumuz ve daha geç saate de yer bulamamış olduğumuz için su konunca beyazlayan içecekler konusunda yenilmez armada olan Serdar’ın önerdiği Nikos’a gittik. Komşumuz adalarındaki restoranların yemek konusundaki becerilerini bilmekle beraber mezeler geldikçe gerçekten şahane bir seçim yaptığımızı anladık. Ha tabi restorana nasıl gittik? Yürüyerek değil. Adada bisiklet yolları ve çok sayıda bisiklet kiralayan dükkan var. Kiraladığımız bisikletlerle önce tarihi ve turistik bir ada turu yaptık. Alp ve Arda tandem bir bisiklet kiraladılar. Bu yarışta Exit ekibinde yarışan Zeynep de yemekte ve güzel bisiklet turunda bize katıldı.
Gece tekneye, içinde etkileyici bir rüzgar değirmeni olan, hacimde az yükte fazla içkileri devirdiğimiz şahane yel değirmenli “Beach Club”dan bisikletle dönerken ekibin biraz arkasında kaldım. Küçükken ellerimi bırakarak t-shirtümü çıkarabilirdim bisiklet üzerinde, dur şunu gene yapayım dedim. Sonuç; tam başarı. Kendim dahil hiçbir şeyi düşürmeden tekneye döndüğümü düşünerek otelde güzel bir uykuya başladım. Sabah teknede arkadaşlar “insanlık hali, insan cüzdanını kaybedebilir, dert etme” şeklinde beni avutmaya çalışırken ben de keşke daha fazla içip daha fazla harcasaydım diye hayıflanıyordum. Bir teknede 2 kayıp cüzdan! İnsan biraz dikkat eder.
Öğlen 11’e doğru sert esen rüzgarla beraber Kos marinadan yarışın başlayacağı Kargı adasına doğru yola çıktık. Kargı adası önünden başlayan yarış, Bodrum’a doğru Çelebi adası geçilerek ve Karaada iskelede kalarak Bodrum limanı açığındaki finish hattında tamamlandı. 2. Gün yarışı da genellikle 20 knot üzerinde rüzgarda devam etti ve biraz daha uzun, 23 mil sürdü. Ve biz gene Arkas’ın arkasından 2. olduk.
Son gün yapılacak şamandıra yarışına, çıkmadık candan ümit kesilmez diyerek ve ekibin teknik kapasitesinin yüksekliğine ve çevikliğine güvenerek başladık. Uyumlu hareket etme özelliğini hatırlayan ekibimiz bu günü 1. tamamladı ve 3 günü 2. olarak sonuçlandırmış oldu.
Akşam yapılacak ödül törenine Ali, Cem, Levent, Rıdvan ve ben (Murat) katıldık. Arda, Serdar ve Alp daha erken bir saatte döndüler.
Ödül alırken Rıdvan’ın 1 Eylül barış günü ile ilgili yaptığı ve kalplerimizin de, her zaman içlerinde olduğumuz eylemci arkadaşlarımızla beraber olduğunu söylediği ve selam yolladığı kısa konuşma davetlilerin ve yarışan ekiplerin büyük coşkusuyla ve “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganlarıyla noktalandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder