Yarış Programı:
Program, 28-30 Ağustos tarihlerinde, 3 günde 5 yarış olarak planlanmıştı. Yarışı daha ilginç kılan ise, A sınıfı (TCC 1,000 ve üstü) ve B Sınıfından (0,999’a kadar) birer tane olmak üzere ikişer tekneden oluşan takımlar yarışacaktı. Kupalar ise 3 taneydi: Takım birincisi (ortak toplam puana göre), A Sınıfı birincisi ve B sınıfı birincisi.
Takımlar şöyle oluştu:
TAYK-BAYK Takımı: Cadı ve Meltem
MAT Takımı: M.A.T. 12 ve Matador
Gökova Takımı: Gökova ve Moana Reva
Yıldızlar Takımı: Veronica ve Blues
Ayrıca Rosa Luna teknesi de klasman dışı olarak katıldı.
Yarışlar:
İlk gün 2 üçgen rota, ikinci gün 27 millik coğrafi parkur, üçüncü gün ise iki sosis rota koşuldu.
Bizler açısından nisbeten rahat yarışlar oldu. 5 yarışın 5inde de birinci olduk. Takım ortağımız Matador da (ki tekne modeli M.A.T. 10) iyi bir performans sergiledi ve B Sınıfı birincisi oldu. Böylece hem Takım Kupasını, hem de A Sınıfı kupasını aldık, sevindik :)
Salmaya takılanlar:
Her yarışçının yarış sırasında korkulu rüyası, salmaya takılabilecek olta, poşet, yosun vs.'nin tekne hızını düşürmesidir. Bu sefer korktuğumuz başımıza geldi, aşağıdaki videoda görebileceğiniz üzere, salmaya adam takıldı.
Neyseki adamı çabuk çıkardık ve masajla tedavi ettik :)
Bir de kavança sırasında 8 olan balonumuz var ki, sormayın. İlk defa başımıza geldi, nasıl becerdiysek artık. Konu konseyde hala tartışılıyor. Fotoğrafı olmadığı için yayımlayamıyoruz, olsaydı inanın ki bu utanç tablosunu yayımlardık.
Yarışın fıkrası:
Haldun'un yarış sırasında anlattığı fıkrayı paylaşmadan geçmeyelim dedik.
Temel'e sormuşlar, Adavapuru'nu nasıl tanırsın diye, çok kolay demiş, dört tarafı denizlerle çevrili vapura Adavapuru denir demiş :)
Bir balığın gözünden M.A.T. 12:
Fotoğraf sanatçısı Alptekin Baloğlu, yarışları bir balığın gözünden fotoğrafladı. Pek ilginç kareler çıktı ortaya. İlgilenenler, fotoğraflara ulaşmak için aquakonsept web sitesini ziyaret edebilirler.
Her neyse, uzun lafın kısası, bir sonraki BAYK yarışını iskotayla çekiyoruz...
ne zamandır yazmak istiyorum sizlere, hepinize teker teker teşekkür ediyorum; denizcilikten anlamam ama yazdıklarınızla, özellikle de kullandığınız dille sıkıcı olmamayı başarıyorsunuz ve memleket sathında bunu yapmak zor iştir. kullandığınız dil bir anda blogun satırları arasında kaybolmaya neden oluyor. saatlerce vakit geçirdiğimi biliyorum. belki web sitesi karmaşıklığında olmadığı, blog gibi günlük bir platformda olmanın da rahatlığıdır bu, bilemiyorum. denizin büyüsü de kaçınılmaz elbette! Arada değil, sık sık bakar oldum blog'unuza, aynı zamanda verdiğiniz linklerle oradan oraya zıplıyor, yelkencilik dünyasının ahvaline şöyle bir bakar oldum... velhasıl bin teşekkür! bir öneri sunmadan da geçemeyeceğim; belki, küçük bir yeni başlayanlar için terimler sözlüğü iliştirsiniz blog'unuzun bir yerine... n'dersiniz? bir yelkende kim nerede durur, o şey neye yarar gibi... bilemedim... yani, bu fikir hoşunuza giderse geliştirir ve daha iyi, faydalı bir başka şeye dönüşür... istek yapıyorum anlayacağınız. iyi ki varsınız... başarılarınızın devamını diliyorum. bol şans! sevgiler,
YanıtlaSil